Bir Sinema Tutkunu: Elie Faure

Bir düşünürün, bir şairin veya bir sinemacının unutulmuşluğunun bedeli tarih için,uygarlık için,kültür dünyası için ve bazen de o birey için ağır olabilir. O bedel bazen ödenemeyecek boyutlara ulaşabilir…

Kaldı ki günümüzün bir araştırmacısı geçmişe dönüp onların ayak izlerini aramaya kalktığında çaba bile sarf etmezken, Faure düşününe ulaşmak,yer yer arkeolojik bir alan kazısının güçlüklerine benzer bir çabayı zorunlu kılar. Buradan,Canudo ve Delluc’u önemsizleştirme çabası içinde olduğum anlamı çıkarılmamalı. Onların katkıları,daha sanat olduğu konusu bile tartışmaya açılmamış sinemaya eleştiri ve kurumsallaşma konusunda bir yaşam alanı açtılar. Faure’un yolu ise daha zorluydu,çünkü kemikleşmiş düşünbilimin kapsama alanına sinemayı sokmaya niyetliydi…

Yalnızlıktan,unutulmuşluktan,tutulan yolun çıkardığı zorluklardan söz ettik. Sıra geldi, bu düşünbilim adamının ve sinema tutkununun yazılarının derlenip dilimize çevrilerek bize kazandırılma çabasına. Metin Gönen bu çabasıyla bir sinema tarihçisinin,bir sinema arkeoloğunun asıl misyonunu yerine getiriyor. Geçmişi unutturmamak ,unutulana ya da unutulmaya yüz tutana yeniden hayat vermek,geçmiş ve bugün arasındaki girift ilişkileri vurgulamak ve açığa çıkarmak,tarihin eksik sayfalarını yeniden yerine koymak. Bu çalışma bunların tümünü gerçekleştiriyor. Tarih bilmemek,en yaşamsal değeri olan işlerde bile çevremizi kuşatan beceriksizliklerin ve kaçınılmaz başarısızlıkların en önemli nedeni. Gönen, bu yapıtıyla sinema ve tarih karşısında doğru yerd e durup, doğru yerden baktığını da kanıtlıyor.

Gönen,sinema tarihinin sanatsal yükselişine tanıklık eden yıllar üzerine en önemli yazılardan bazılarını bırakmış olan Faure’u dilimize kazandırarak, ortak geleceğimizde beceri ve başarı şansımızı arttıran bir yapıtın ortaya çıkmasını sağlıyor. Bir bilinmeyeni bilinir,bir ulaşılmazı ulaşılır kılıyor.

Sözün kısası,ilgi ve bilginiz ne düzeyde olursa olsun; sinemanın tarihinden

Kuramlarına uzanan, Chaplin ve Godard üzerine yeni ipuçları sunan çözüm-lemeleri barındıran,değeri tartışılmaz bir yapıtla karşı karşıyayız.

Gökhan Erkılıç